Duyu Bütünleme Terapisi
Katılımı engelleyen birçok faktör bulunmaktadır ve bu faktörlerden birisi de duyusal işlemleme becerileridir. Duyusal işlemleme bozuklukları bireylerin günlük yaşam aktivitelerine katılımını etkilemektedir. Duyusal işlemleme bozukluğu otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, disleksi, işitme kaybı, prematüre bebekler, serebral palsi, Williams sendromu, şizofreni gibi farklı tanı ve yaş gruplarında görülebilmektedir. Ayrıca kreş çocuklarının %5’inde duyusal işlemleme bozukluğu olduğu bildirilmektedir. Bu nedenle ergoterapistler duyu bütünleme yaklaşımları ile bireylerin katılımını artırmayı amaçlar.
Duyu bütünleme yaklaşımları Ayres Duyu Bütünleme Teorisi ve duyu temelli yaklaşımlar olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
Ayres Duyu Bütünleme Teorisi
Ayres duyu bütünlemeyi vücuttan ve çevreden alınan duyusal uyaranların vücudu daha etkin bir şekilde kullanılabilmesi için organize eden nörolojik bir süreç olarak tanımlamaktadır. Duyu bütünleme teorisi beyin ve davranış arasındaki ilişkiye dayanmaktadır.
Teori, bireylerin neden sadece bazı davranışları yaptığını açıklamada; katılımı etkileyen bireysel faktörlerin giderilmesini amaçlayan müdahale planlarını oluşturmada ve davranışın müdahale sonuçlarını nasıl değiştireceğini tahmin etmede kullanılmaktadır.
D.B teorisinin üç bileşeni bulunmaktadır.
İlk bileşen tipik duyusal işlemleme becerilerinin gelişimi ve tanımı ile ilgilidir. İkinci bileşen duyusal işlemleme bozukluklarının tanımlanmasıdır. Üçüncü bileşen ise müdahale programlarının oluşturulmasıdır. Bu üç bileşene göre duyu bütünleme teorisi ele alınmaktadır.
Öğrenme, hareket ve çevreden gelen duyusal uyaranın algılanması ve işlemlenmesi yeteneğine ve duyusal uyaranın davranışı planlama ve organize etmede kullanılmasına bağlıdır. Duyusal işlemleme yeteneğinde azalma olan bir bireyde uygun zaman ve mekanda uygun hareketin ortaya çıkmasında da zorluklar görülecektir. Uygun iletişim ve etkileşim sırasında duyusal uyaranın anlamlı ve amaçlı kullanılması ile duyusal işlemleme becerisi gelişecek ve böylece öğrenme ve uygun davranış meydana gelecektir. Duyusal işlemleme bozukluklarında zayıf modülasyon, zayıf praksis ya da hem zayıf modülasyon hem de zayıf praksis görülebilmektedir. Duyu bütünleme teorisi, davranış ve öğrenmede merkezi sinir sistemi yaralanması veya anomalileri dışındaki motor koordinasyon bozuklukları ve zayıf duyusal modülasyon gibi hafif ve orta seviyedeki problemleri açıklamaktadır. Ayres, duyusal işlemleme bozukluğunun duyuların beyindeki işlemleme ilgili problemlerden kaynaklandığını belirtmektedir.
DB teorisinin dayandığı varsayımlar şunlardır:
1. Merkezi sinir sistemi değişime açıktır.
2. Duyular beyin tarafından işlemlenmeye devam etmektedir.
3. Beyin bir bütün olarak çalışmaktadır.
4. Adaptif etkileşimler duyusal işlemleme için önemlidir.
5. Bireyler sensorimotor aktivitelere katılarak duyusal işlemleme becerilerini geliştirme içgüdüsüne sahiptirler.